Saç Ekim Soru Cevap
Şu anda insanların ençok kullandığı yöntem FUE yöntemidir.
Başarılı bir saç ekimi operasyonunun iyileşme sürecinin birkaç evreden geçtiğini biliyor olmanız son derece önemlidir. Bu sürecin bir evresinde bir miktar dökülme yaşandığı gözlemlenmektedir. Ancak bu geçici bir dökülmedir. Saç ekimi işleminden yaklaşık 2 ile 4 hafta sonra genellikle geçici bir saç dökülmesi yaşanır. FUE saç ekimi işleminden sonra yaşanan geçici saç dökülmesi, iyileşme sürecinin doğal bir döngüsüdür. Saç ekimi işleminde saç kökleri teker teker alınır ve ihtiyaç duyulan bölgelere yerleştirilir. Ancak bu işlem hem saç köklerinde hem de saç derisinde bir ‘şok’ etkisi yaratacağı için, saç kökleri büyüme döngüsüne başlamadan önce uyku dönemine girer ve ardından da dökülür. Bu süreçte ilk önce saçlar dökülecek. Şok dökülme süreci geçtikten bir süre sonra ekilen saçlar tekrar çıkmaya ve uzamaya başlayacaktır.
İnsanlarda genel olarak şöyle bir kaygı olabilir: Saç ekim operasyonum başarılı bile olsa acaba saçlarım sonradan dökülür mü? İçiniz rahat olsun çünkü başarılı bir operasyonun ardından istenmeyen sonuçlara çok nadir rastlanılır. Başarılı bir saç ekimi yaptırdıktan seneler sonra gözle görülür biçimde saç kaybı yaşanmasının nedenlerinden bir tanesi Telogen Effluvium’dur. Normalde saçların %10’u telogen yani dinlenme safhasındadır. Telogen Effluvium adı verilen saç dökülmesi türünde ise çok daha fazla oranda saç folikülü telogen faza girer ve dökülmeye başlar. Saç folikülleri dinlenme fazından çıktıktan sonra tekrar anagen yani büyüme fazına hazırlanır, böylece dökülen eski saçların yerine yenileri çıkmaya başlar. Bu, dışarıdan bir saç dökülmesi sorunu gibi gözükse de geçici bir durumdur. Bununla birlikte, ilk yaptırılan saç ekimi işleminin başarısına rağmen, belirli sağlık durumları ortaya çıktığında da saçların büyümesi etkilenebilir.
Ender de olsa bir sağlık durumu, saç köklerine zarar verebilir ve dökülmeye neden olabilir. Mesela Diffüz Alopecia Areata formları, saç dökülmesinin tekrarlanmasına sebep olabilir. Aynı şekilde Liken Planopilaris hastalığı da saç dökülmesinin yeniden yaşanmasına neden olabilmektedir.
Şimdi, başarılı bir saç ekimi işleminden geçilmiş bile olsa dökülmeyi yeniden tetikleyebilen durumları ele alalım. Belirli ilaçların kullanımı saç dökülmesine neden olabilmektedir. İlaca bağlı saç dökülmeleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için potansiyel yan etkiler konusunda araştırma yapabilirsiniz. Beslenme alışkanlıkları ve sigara kullanımı ya da stres gibi yaşam tarzı faktörlerine bağlı olarak da saç dökülmesi yaşanabilmektedir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, başarılı bir saç ekimi işleminden sonra tekrarlanabilecek bir saç dökülmesi riskini minimal düzeye çekecektir.
Saç ekimi yaptırmadan önce, operasyona uygunluğunu değerlendirmek amacı ile hastanın muayeneden geçmesi gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse; belirli sağlık sorunları olan bireyler saç ekimi operasyonları başarılı bile geçse, uzun vadede çok verimli sonuçlar alamayabilirler. Genetik testler veya bazı durumlarda hastanın medikal geçmişinin ayrıntılı bir şekilde analiz edilmesi, belirli bir sağlık sorununun olup olmadığını tespit etmek adına başvurulan yöntemlerdir. Bir kişinin saç ekimi yaptırabilmesi için saç köklerinin alınacak olduğu donör bölgelerinde yeterli miktarda sağlıklı saçları bulunması gerekmektedir. Bir kişinin saç ekiminden beklentileri gerçekçi değilse prosedür için uygun bir aday olmayabilir. Bununla birlikte, saç ekiminden önce uzman bir doktor ile alınabilecek sonuç hakkında görüşülürse bu durum düzeltilebilir.
Hissedilen acı kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Operasyon esnasında saç köklerinin alınacağı alan ve sonrasında da ekimin yapılacağı bölge lokal anestezi ile uyuşturulur. Operasyona başlamadan önce enjekte edilen lokal anestezi biraz rahatsızlık verebilir ama bu durum geçicidir. Bir FUE saç ekimi işleminde anestezi etkisini göstermeye başladıktan sonra ağrı ve acı hissedilmez. Saç ekimi operasyonu sonrasında anestezi etkisini göstermeye devam edeceği için de hasta bir süre daha acı duymayacaktır. Operasyondan sonra biraz rahatsızlık ve hassasiyet hissedilebilir ama genellikle kısa ve hafif süreli olacaktır. Saç ekiminden sonra hastaların çoğu ertesi gün, güç ve kuvvet gerektiren fiziksel aktiviteler olmamak kaydıyla günlük hayatlarına kolayca geri dönebilmektedir.
Saç ekimi süresi operasyonda ekilecek greft sayısına göre farklılık göstermekle birlikte, genellikle birkaç saat ile en fazla bir gün arasında değişkenlik gösterir. Bununla birlikte saç ekimi yaptıran kişiler işlem esnasında kitap okuyarak veya film izleyerek zaman geçirebilmektedir. Hastaların çoğu operasyon süresini gayet makul bulmaktadır.
FUE saç ekimi tekniğinde tek seferde ekilebilen saç kökü sayısı 1 ile 4 arasında değişmektedir. Böylece ekilecek yer ile beraber saç kökünün yönü ve açısı da dikkate alınarak saç ekimi işlemi gerçekleştirilmiş olunur. Bu işlem aynı zamanda her saç kökünün stratejik bir şekilde ekilmesine imkan tanıdığı için doğal bir görünüm ile birlikte daha iyi sonuçlar elde edilmesini sağlar.
İyileşme süresi kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Çoğu kişide operasyondan 10 -14 gün sonra gözle görülür bir iyileşme başladığı belirlenmiştir. Bazı durumlarda ekim yapılan bölgede oluşan kızarıklık, operasyonun ikinci haftasından sonra devamlılığını koruyabilmektedir.
istanbul son yıllarda sağlık turizmi alanındaki büyük atılımlarıyla adeta sağlık turizmi başkenti olmuştur. Modern teknolojiyle deneyimli uzman doktorların bulunduğu klinik ve hastanelerin sunduğu kaliteli hizmet ve uygun fiyat alternatifleri İstanbul’un tercih edilmesinin sebeplerinden olmuştur.
istanbul son yıllarda sağlık turizmi alanındaki büyük atılımlarıyla adeta sağlık turizmi başkenti olmuştur. Modern teknolojiyle deneyimli uzman doktorların bulunduğu klinik ve hastanelerin sunduğu kaliteli hizmet ve uygun fiyat alternatifleri İstanbul’un tercih edilmesinin sebeplerinden olmuştur.
Saç ekiminde olduğu gibi sakal ekiminde de kullanılan yöntemler aynıdır. Rahatsızlık ve ağrı seviyesi, operasyon süresi ve iyileşme süreci aşağı yukarı aynıdır.
Sonuç
Birçok kişinin saç ekimi yaptırmak konusunda kaygılar taşıdığı bilinse de, aslında çok düşük risk oranları ile gerçekleştirilen bir prosedürdür. Erkek tipi saç dökülmesinden muzdarip çok sayıda erkek, sağlık sorunları olmadığı takdirde, bir saç ekimi işlemi için genellikle uygun adaylardır. Üstelik, başarılı bir saç ekimi uzun vadeli sonuçlar sunmak için tasarlanmıştır. Saç ekimi yaptırmayı düşünüyorsanız, bu alanda uzman bir doktora danışabilirsiniz böylelikle saç ekimine uygunluğunuz belirlenirken, size özel olarak uygulanacak olan tedavi süreci hakkında da bilgi almış olursunuz.
Evet, İsviçre basta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde operasyonlarınızı yaptırabilmeniz için anlaşmalı hastanelerimiz ve uzman doktorlarımızla hizmet vermekteyiz.
Operasyondan bir hafta önce aspirin, coraspin, alkol, vitamin E gibi kan sulandırıcı maddelerden uzak durulmalıdır. Sigara ve kahve ürünlerin tüketimi en aza indirgenmeli ve hatta içilmemesi tavsiye edilmemektedir. Sağlıklı bir verim ve hızlı iyileşme için bu çok önemlidir.
Operasyon günü iyi bir kahvaltı yapmak gerekir.
Operasyon ekilecek greft sayısına göre farklılık göstermekle birlikte ortalama 4-8 saat süren bir işlemdir. Bu süreçte hastanın özel ihtiyaçlarını karşılaması için aralar verilmektedir. Hasta işlem boyunca televizyon izleyebilir, müzik dinleyebilir, dergi vs. okuyabilir.
Saç ekimi işlemi lokal anestezi altında yapılan bir işlemdir. Hasta sadece anestezi uygulanırken yapılan işlemi hissetmektedir. Uyuşma gerçekleştikten sonra herhangi bir ağrı hissetmeyecektir. Bazen operasyon sonrası ağrılar oluşabilmektedir. Bu ağrılar doktorunuzun önermiş olduğu ağrı kesiciler ile engellenebilir.
Saçlar ekim işleminden yaklaşık 15-20 gün sonra dökülebilir. Bu durum hastanın fizyolojik yapısına göre farklılık göstermektedir. Dökülme olsa dahi endişe edilecek bir durum söz konusu değildir. İlk saçlar ekim işleminden ortalama 3 ay sonra çıkmaya başlayacaktır. 6. ayda ekilen saçların %70’inin çıkmış olması beklenmektedir. Saçlar ayda yaklaşık 1 cm uzamaktadır. Ortalama 1 yıl sonra ekilen saçların tamamı çıkmış olacaktır. Zamanla saç gerçek formuna kavuşacaktır.
Saç ekimi 20 yaşından itibaren erkek tipi saç dökülmesi olan herkese uygulanabilmektedir. Önemli bir rahatsızlığınız, alerjinizi yüksek tansiyon veya şeker hastalığınız varsa özellikle belirtiniz. Saç ekimi operasyonu için dökülmenin şekli önemlidir ve saç dökülmesinin bitip bitmemiş olmasında yaş önemli belirleyicidir.
Normalde tek seans yetmektedir ama ekim yapılan alanın büyüklüğüne ve hastanın saç dökülme oranına bağlı olarak birkaç seansta gerçekleştirilebilir.
Saç ekiminde ekilen saçlar dökülmez. Çünkü ekilen kökler genetik olarak dökülme özelliği olmayan iki kulak arasındaki ense bölgesinden alınmaktadır. Bu nedenle saçların tutmama ihtimali yoktur.
Saç ekimi işleminden sonraki ilk 3 ay süre ile bu tür ürünlerden kaçınılmalıdır. 3. aydan sonra kullanmak mümkündür.
Saç nakli her yaşta uygulanabilir ancak tansiyon hastalığı, şeker hastalığı, karaciğer ya da kalp hastalığı olan kişilere ön kontrolleri yapıldıktan sonra uygulanabilir.
Ekim işlemi aynı gün tamamlanmakta olup, 3.gün ise ilk yıkama için merkezimize gelmeniz gerektiğinden toplamda 3 gün bizim için yeterli olacaktır.
Medicallife olarak ekim işlemini saçların çıkış yönüne doğru yaptığımızdan doğal bir görünüm elde edebilmekteyiz. Saçlarınızın uzama dönemi tamamlandığında istediğiniz şekilde kullanabilmektesiniz. Kısaltabilir, boyayabilir, istediğiniz yöne tarayabilirsiniz.
Ekim işleminizin tamamlanması ile birlikte normal hayatınıza dönebildiğiniz gibi ertesi gün yapılan pansuman işleminizden sonra işe dönmenizin hiçbir sakıncası yoktur.
Saç Ekiminin kişiye rahatsızlık verecek veya ileride oluşabilecek hiçbir yan etkisi yoktur.
Kadınlarda da erkeklerde olduğu gibi saç ekimi yapılabilmektedir
Mecbur kalmadıkça ekim işleminden bir ay öncesinde şapka kullanımı uygun değildir. Mecburi durumlar için ise doktor kontrolünde karar verilmesi uygun olacaktır.
Saç ekimi operasyonu yaptıracak kişiye kan testi yapılarak saç ekimine engel teşkil edecek hastalığı olup olmadığı araştırılır. Anestezik ilaçlara karşı alerjisi var mı diye bakılır.
Uygulamanın bir hafta öncesinden itibaren hastanın alkol kullanımını bırakması gerekir. Ayrıca, kan sulandırıcı ilaç kullananların doktora danışmak sureti ile ilacı durdurması gerekir. Sigara kullanan kişilerin de sigara tüketimini azaltmasında fayda vardır.
Saç ekim sonrası 15 gün süre ile aşağıdakilere dikkat edilmelidir;
Spor yapmak ve alkollü içecekler sakıncalıdır.
Dış mekânlara çıkarken şapka takılması gerekir.
Saç derisi güneş ışını, havuz, deniz suyundan korunmalıdır.
Saç spreyi veya jöle kullanılmamalıdır.
Ekilen bölgeye saç kurutma makinesi kullanmamalı, havlu ile yumuşak hareketlerle nemi alınmalıdır.
Saç ekimi yapılan bölgenin darbe almamasına dikkat edilmelidir.
Bazı hastalarda saç ekimi sonrası saçların büyümesi ile birlikte saçlı alanda sivilcelenme, alın yağlanması görülebilir. Bu durumda saça uygun olarak doktorumuz tarafından verilecek losyon her gün saça sürülerek, 1 saat bekletilir sonra ise saç yıkanır.
Saç ekimi uygulaması, Uzman Doktor gözetiminde ve yönetiminde yapılırsa hiçbir yan etkisi yoktur.
.
Ekilen saçlara uygulanacak ilk yıkama Uzman Doktor tarafından yapılmalıdır. Sonrasında kullanılacak solüsyonların seçimini de Uzman Doktor belirlemelidir. 3 aydan sonra Saç Mezoterapisi yapılması tavsiye edilir.
.
Uzman Doktor’un tavsiyeleri doğrultusunda her mevsim uygulanabilir.
Saç köklerinin alımı, nakledilmesi kadar önemlidir. Tüm alım operasyonu Uzman Doktor tarafından yapılmalıdır. Kökler sıralı şekilde alınmadığından donör bölgesinde boşluk oluşmaz.
Ekilen saçlar 3.ayda çıkmaya başlar ve uzar. İstediğiniz bütün uygulamaları yaptırabilirsiniz
Saç ekimi yaptıracak kişinin muayenesinde tüm sağlık sorunları sorgulandıktan sonra saç rengi, saç kalınlığı, saç köklerinin alınacağı bölgenin sıklığı ve ekim yapılacak bölgenin genişliği belirlenir. Hasta bilgilendirilir.
Fiziki muayene, saç analizi ve dermatolojik testlerin sonucu kanser, ümmin sistem yetersizliği gibi önemli bir rahatsızlığı olmayan, 20 yaşını doldurmuş saçı seyrek olan ya da dökülmüş tüm kişiler saç ektirebilir.
Kişiye göre değişmekle beraber genel olarak saç ekimi sonrası yaklaşık 10 gün içerisinde saç derisindeki kızarıklıklar kaybolur ve ekime ait bir belirti kalmaz.
Saç ekiminden yaklaşık 15 gün sonra denize girebilirsiniz.
Saç ekiminden yaklaşık 1 hafta sonra spor yapabilirsiniz.
Ense kısmında yeterli saçı olmayanlar için vücudun çeşitli bölgelerinden kıl kökleri alınarak başa transfer edilebilir.
Yanlış ekilen saç kökleri tekrar kullanılmak üzere toplanıp geri kazanılabilir ve doğru yerlere, doğru açı ve sıklıkla ekilebilir.
Ehil ellerde, uygun ameliyathane koşullarında, uygun cerrahi aletlerle yapılan operasyonunun bilinen bir zararı yoktur.
Eğer aktif bir saçlı deri hastalığı var ise operasyondan önce tedavi edilmeli, aktif sivilce varlığında antibiyotik kullanılmalı, aşırı kepeklenme varsa tedavi edilmeli, yine prekanseröz olabilecek deri lezyonları var ise operasyon öncesi alınmalı ve patolojiye gönderilmelidir.
Saç ekiminden önce eğer peruk kullanılıyorsa 1-2 hafta önceden kullanımı kısıtlanmalı, eğer bir yapıştırıcı ile deriye yapıştırılıyor ise bu yapıştırıcı yıkanmalıdır. Operasyon öncesi jöle, topik gibi kozmetik ürünler kullanılmamalıdır. Eğer minoksil gibi saçların dökülmesini önleyen spreyler kullanılıyorsa kullanımları 1 hafta önceden kesilmelidir. Ameliyat günü saçların klinik tarafından kesileceği unutulmamalıdır.
Donör alan yeterli olduğu sürece saçı dökülmüş her insan yaptırabilir. Donör alanda düz çizgi şeklinde bir skar istemeyen, bir seansta fazla greft ekilmesini arzulayan, donör alan saçlarını kısa kullanmak isteyen hastalar için fue yöntemi önerilebilir. Daha önce fut ya da fue yaptırmış adaylar için de yine fue tekniği önerilir. Saçın çizgi bölgesinde ya da taç bölgesinde küçük açılmaları olan, ilerde dökülme riski, dolayısı ile ikinci ve ya üçüncü bir operasyon ihtiyacı olabilecek olan hastalar için fue çok uygun bir yöntemdir.
Lokal anestezi altında yapılacak bir operasyonda kontraendikasyon oluşturacak herhangi bir sistemik hastalık varsa bu hastalık tedavi edildikten sonra yapılmalıdır. Beklentileri gerçekçi olmayan, donör alanı yetersiz hastalara önerilmemektedir. Yine aktif deri hastalığı olan hastalarda aktif hastalık tedavisinden sonra yapılmalıdır. İşlem öncesi B12, B6, çinko düzeyleri normal olmalı varsa tiroid rahatsızlığı tedavi edilmelidir. Şeker hastalarında kan şeker seviyeleri normal düzeylerde olmalıdır. Hastalarda trikotillomani, obsesif-kompülsif rahatsızlık, depresyon ve vücut dismorfik sendrom gibi psikolojik rahatsızlıkların varlığı yine de araştırılmalıdır.
Ön saçların çizgisi ya da arka taç bölgesi dökülmüş, diğer bölgeleri dökülmemiş hastalarda uygulamayı yaptırıp yaptırmamak konusunda bir kararsızlık olabilir. Bilindiği gibi estetik kaygılarla yapılan bir operasyondur. Çizgisinin geriye çekilmesi ya da taç bölgesinin açılması çeşitli estetik kaygılara yol açabilir. Böyle durumlarda diğer saçların dökülmesi beklenmeden yapılabilir. Fue yöntemini ilerleyen dönemlerde işlemi tekrarlamak mümkündür. Fue tekniğinin en önemli avantajlarında biridir. Yani diğer saçları da döküldüğünde doğal olmayan bir görünüm oluşmadan önce ikinci bir operasyon yapılabilir. Yıllar içerisinde yapılabilecek bu operasyonlarla hiç kel kalmadan kellik sorunu çözülmüş olur.
Genellikle hem alıcı alan hem de verici alandaki saçlar kısaltılmakta. Özellikle donör alan fue yönteminde kısaltılmakta dır.
Normal şartlarda ortalama 6 ile 8 saat arası sürmektedir.
Normal şartlarda ortalama 6 ile 8 saat arası sürmektedir.
Sonrası özellikle donör alan kapatılmakta, alıcı alan açık bırakılmaktadır. Bu pansuman ortalama 2-3 gün sonra saçlar yıkanırken çıkartılmaktadır.
Özellikle işlem yapılan bölge her türlü travmadan korunmalıdır. Oluşabilecek ödemin önlenmesi hastanın sırt üstü uzanması ile engellenebilir. Operasyona bağlı ödem nedeni ile saçların çizgisi hastayı yanıltacak şekilde asimetrik ya da çok geride görülebilir. Bu tür değerlendirmelerin yapılabilmesi aslında ancak 8 ay sonra mümkün olacaktır. Eve giderken hastanın araç kullanması önerilmemektedir. Evde doktorları tarafından reçete edilen ilaçlarını kullanmaya başlayabilir. Operasyon sonrası hafif yemekler yenmesi önerilmektedir. Yine operasyon sonrası ortalama 10 gün sigara ve alkol, kullanımı önerilmemektedir.
Operasyondan 2-3 gün sonra pansumanlar açılacak, alan ve alıcı alan uygun bir şekilde yıkanacaktır. Bu yıkamalar günde 1 defa olacak şekilde ortalama bir hafta on gün sürecektir. Bu yıkamalarda ilk olarak operasyon sonrası saçlı deriye uygulanmış olan ilaçlar temizlenecek, daha sonra da ekilmiş olan greftlerin en yüzeydeki deki deri parçaları düşecektir. Bu esnada ekilen greftlerin arasında görülebilecek sarı, beyaz lekelenmeler losyon artıkları olabilir. Yine bu esnada ekilmiş alan değerlendirildiğinde görülen kabuklar greftlerin en yüzeydeki deri parçalarıdır. Bu kabuklar düşerken asimetrik dökülebilirler. Bu da hastada bir tarafa az, bir tarafa çok ekilmiş gibi yanlış bir izlenim verebilir.
Ortalama bir buçuk ay hamam, havuz, sauna, deniz, ağır sporlar önerilmemektedir. Sigara ve alkol azaltılabilir. Hasta daha önce kullandığı şampuanlarını kullanabilir.
Operasyondan ortalama 3-4 hafta sonra kesik şeklinde dökülür. Bu olaya şok dökülme denilir. Aslında üreten foliküller ekilmektedir. Saçlar düşerken bu foliküller deri altında kalır ve saçları üretmeye başlarlar. Ortalama 3 ay sonra çıkmaya başlarlar. Hepsi aynı anda çıkmamaktadır. Çıkışı yoğunluğu arttıracak şekilde ortalama 5 ay boyunca devam eder ve sekizinci aya kadar devam eder. Bölgelerde asimetri, bir bölgenin daha önce yoğunlaşması, başka bölgelerin daha seyrek görülmesi gibi durumlar görülebilir. Dolayısı ile bu dönemde sonucunu değerlendirmek doğru olmayacaktır. Çıkışların değerlendirilmesi için ortalama 8 ay beklenmelidir. Sekizinci ay birinci yıl arasında skar da yumuşama ve bu yumuşamaya bağlı saçlı tellerin redistribüsyonu ve ayrıca kalınlaşma görülür. Sekizinci ay ile birinci yıl karşılaştırıldığında birinci yıl görüntüsünün daha doğala yakın olduğu fark edilir. Doğal görünümü değerlendirilmesi içinde ortalama bir yıl beklenebilir. DHT hormonu tarafından etkilenmediklerinden erkek tipi kellikteki gibi bir dökülme görülmemektedir.
Yara iyileşmesi sürecinde bir kızarıklık olabilir. Hassas olmayan ciltlerde bu kızarıklığın 10 gün içerisinde geçmesi beklenmektedir. Fakat hassa ciltlerde bu kızarıklık daha uzun sürebilir.
Saç ekimi hakkında sıkça sorulan sorular arasında ilk sırada; operasyonun ne kadar süreceği yer alır. Saç ekimi operasyonlarının süresi alınan greft sayısına ve uygulanan tekniğe göre değişiklik gösterebilmektedir. Ortalama bir saç ekimi operasyonunu baz alarak; saç ekim operasyonlarının 6-8 saat arasında değişiklik gösterdiği söylenebilir
Ekim yapılacak alana yerleştirilen saç kökleri hastanın kendisine ait olan greftlerdir. Saç ekiminde başkasından alınmış bir saç kökünün kullanılması mümkün değildir. Kullanılan greftler genellikle hastanın ense bölgesinden alınır. Ense bölgesinin yeterli olamadığı durumlarda göğüs ya da çene bölgesinin donör olan yapılması mümkündür. Ancak ilk tercih her zaman ense bölgesidir.
FUE, saç ekiminde en bilinen ve en sık tercih edilen tekniklerden biridir. Hastanın tüm saçları 3mm uzunluğunda olacak şekilde kısaltıldıktan sonra donör bölge lokal anestezi ile uyuşturulur. Mikro motor adı verilen cihazla gevşetilen greftler cımbıza benzer bir aletle toplanır. Ekim yapılacak bölge uyuşturularak, bladeler kullanılarak köklerin yerleştirileceği kanallar açılır. Toplandığında üzerinde bir miktar doku parçası bulunan greftler doku parçalarından ayrıştırılarak kalan saç kökleri kanallara yerleştirilir. En son aşamada donör bölge pansuman yapılarak kapatılır.
Ülkemizde ve yurt dışında pek çok ünlü ismin saç ekimi yaptığı bilinmektedir. Yalın, Mustafa Ceceli, Oktay Kaynarca, Yılmaz Erdoğan, Tamer Karadağlı, Fikret Kuşkan, Murat Boz, Kenan İmirzalıoğlu, George Clooney, Mel Gibson, Tom Hanks, John Travolta, Jude Law ve Robbie Williams saç ekimi yaptıran yıldızlar arasında yer almaktadır.
Operasyondan sonra iyileşme döneminde ödem oluşması ve ekim alanında saç kökleri etrafında küçük kabuklanmalar, hafif sızlamalar ve ağrılar meydana gelmesi saç ekiminin yan etkileri arasında yer almaktadır. İyileşme döneminde yaşanan postoperatif yan etkiler 15 gün içerisinde kendiliklerinden geçer.
Her gün gelişen ve ilerleyen teknoloji, saç ekimi prosedürlerini de olumlu yönlerde etkilemektedir. Son gelişmeler arasında Sapphire Blade ve ağrısız anestezi alternatifleri yer almaktadır. Özellikle iğne korkusu yaşayan kişiler tarafından tercih edilen ağrısız anestezi alternatifi, iğne kullanılmadan lokal anestezi yapılmasını sağlamaktadır. Sapphir Blade ise; kanal açma aşamasında çelik uçlu bladeler yerine safirde elde edilmiş bladeler kullanılmasıdır.
Saç ekimi hakkında sıkça sorulan sorular arasında neredeyse ne merak edilen soru; sonucun kalıcı olup olmayacağıdır. Saç ekimi daha önce saç kaybı yaşadığınız alanların kalıcı şekilde yeniden saçlandırılması işlemidir. Özellikle erkeklerde saç kaybı yaşanmasının temel nedeni DHT hormoudur. DHT hormonu, fazla salgılandığında saç köklerinde birikerek köklerin beslenmesini engeller ve beslenemeyen kökler zaman içerisinde kaliteli saç üretme özeliklerini kaybeder. Bu drum saç kaybının temelini oluşturur. Donör bölgenin neredeyse her zaman ense bölgesi olmasının temel nedeni de bu durumdur. Çünkü ense kısmında bulunan saç kökleri DHT hormonuna karşı duyarsız olmasının yanı sıra dökülmeye meyilli değildir. Yeni yerlerine adapte olduktan sonra da bu durum deva eder ve hayat boyu kullanabileceğiniz kalıcı saçlarınıza kavuşmuş olursunuz.
Uzman bir ekip ya da doktor tarafından uygulanan saç ekimlerinden sonra; ekilen saçlar ve etraflarında bulunan saçlar arasında herhangi bir fark olması mümkün değildir. Saçlar oldukça doğal bir bütünlük sergiler. Bir saç ekimi operasyonunun doğal sonuçlamanaması için, yeteri kadar greft ekilebilmesi, kanal açısının ve saç çıkış yönünün doğru hesaplanması ve ön saç çizgisinin mükemmel bir simetriye sahip olması gereklidir. Tüm bu gereklilikleri ekim sırasında yerine getirebilmek ise uzmanlık ister. Bu sebeple uzman kişilerce gerçekleştirilen ekimler kesinlikle doğal sonuç verir.
FUE, DHI ve Perkütan teknikleri, uzman bir kişi tarafından uygulanmışsa kalıcı bir ize neden olmaz. Bu tekniklerin uygulandığı operasyonlardan sonra iyileşme dönemi tamamlandığında; ekim yapılan bölgede ya da donör alanda her hangi bir iz kalması söz konusu değildir. Ancak en eski yöntem olan FUT tekniği; içerdiği kesi ve dikiş prosedürlerinden dolayı donör bölgede iz kalmasına neden olmaktadır.
Operasyondan sonra yaşanan tek dökülme; şok dökülme sürecidir. Operasyondan 2-8 hafta arasında yaşanan şok dökülme sürecinde; ekilen kökler üzerlerinde bulunan saç tellerini yeni kökler üretmek için dökerler. Bu süreç bittikten sonra kalıcı saçlarınız çıkmaya başlar. Bu noktada unutulmaması gereken her saç kökünün bir yaşam döngüsü olduğudur. Yeni saç telleriniz yaşam döngülerini tamamladığında dökülseler de; yerlerine yeni saç telleri gelecektir. Operasyondan sonra yaşanılan saç dökülmeleri saç kaybı ile sonuçlanmaz.
Saç ekimi 20 yılı aşkın süredir uygulanan bir operasyondur. Bu süre boyunca yapılan hiçbir klinik araştırmada operasyonun kansere neden olduğu bulgusuna rastlanmamıştır.
Saç ekimi yapılabilmesi için saç dökülmesinin neredeyse durmuş olması gereklidir. Bunun sebebi; hastanın ileriki dönemde, operasyon yapılmış alanın etrafında yeni saç kayıpları yaşayabilecek olması ihtimalidir. Bazı kişilerde saç dökülmesi neredeyse durmuş olduğunda; belli bir bölgede tamamen saç kaybı yerine seyrelen ve zayıflayan saçların kalmış olduğu gözlenebilir. Böyle bir durumda kalan zayıf saçlar, saç ekimi operasyonu ile sıklaştırılıp, daha gür görünmeleri sağlanabilir.
Saç ekimi hakkında sıkça sorulan sorular arasında yer alan bir başka sorudur. Daha önce de bahsettiğimiz gibi; zayıflamış ve seyrekleşmiş saçların gürleştirilmesi saç ekimi ile mümkündür. Bu noktada ayırt edilmesi gereken durum şudur; saç ekimi saçlarınızın gür görünmesini sağlayabilir. Fakat, üretilen saç tellerinin kalınlığında bir değişiklik olmaz. Saç tellerinin daha kalın olmasını sağlamak için; PRP ya da mezoterapi gibi saç tedavilerinden yararlanılabilir.
Evet uygulanabilir. Fakat, ikinci uygulama için ilk operasyonun üzerinden en az 6 ay geçmesi gereklidir. Bu süre içinde donör bölge tam anlamıyla iyileşip kendini toparlayabilir. Daha kısa bir süre zarfında ikinci operasyonun gerçekleştirilmesi mümkün değildir.
Donör bölge elverişli ve verimli olduğu takdirde; saç ekimi kellik sorununu kesin olarak ortadan kaldıran bir yöntemdir.
Uzman bir ekip veya kişiler tarafından gerçekleştirildiği takdirde saç ekimi sinir hücrelerine kesinlikle zarar vermez. Çünkü açılan kanallar olması gereken derinlikte ayarlanacak, donör bölgeden kök toplama işlemi köklere ve etraflarına zarar vermeden yapılacaktır. Saç ekiminde açılan kanalların derinliği doğallık, olası komplikasyonları engellemek, firesiz ve başarılı bir operasyon gerçekleştirebilmek adına son derece önemlidir.
Kadın danışanlarımız ve saçlarını uzun kullanmayı seven erkek danışanlarımız tarafından saç ekimi hakkında sıkça sorulan sorular arasında ilk karşılaştığımız sorudur. Evet saçların tamamına tıraş işlemi yapılmadan saç ekimi yapılması mümkündür. DHI yöntemi ile sadece ense kısmındaki saçlar tıraş edilerek, ekim bölgesinde herhangi bir saç tıraşı yapmadan saç ekimi yapılabilir.
Hayır olamaz. Saç ekiminde kendi saç köklerinizin kullanılması esastır. Bir başkasına ait olan saç kökleri veya sentetik maddeler kullanılamaz.
En iyi saç ekim yöntemi; dökülme tipinize göre ve anatomik yapınıza göre en doğal sonucu verecek olan saç ekimi yöntemidir. Kısacası en iyi yöntem her zaman size en uygun olan ve sizde en doğal sonucun yakalanmasını sağlayacak olan yöntemdir.
Hairtransland alanında uzman kadrosu, 20 yıllık tecrübesi ile hizmet vermeye devam etmekte olan bir saç ekim kliniğidir. Bu güne kadar 17 farklı ülkeden 20 binden fazla mutlu referansa imza atmıştır.
Saç ekiminde kullanılacak köklerin kalitesini arttırmak için 1-3 ay öncede PRP tedavisine başlanabilir. Eğer hastanın tercihi ekimden sonra PRP tedavisine başlamak ise; operasyondan 3 ay sonra PRP tedavisine başlanabilir.
Operasyondan sonra ilk yıkama ve sonrasındaki 14 gün boyunca kesinlikle sülfat, paraben ve farklı bir kimyasal içermeyen şampuanlar önerilir. Bu süreden sonra eski şampuanınızı kullanmaya geri dönmenizde bir sakınca yoktur.
Saç ekimi bir tür cerrahi operasyon olduğu için, prosedürler uygulanırken saç derisinde kontrollü bir tahribat meydana gelmektedir. Bu tahribattan sonra iyileşme döneminde saçlar yeni yerlerine adapte olurken bir miktar kaşıntı yaşanması oldukça normaldir. Kabuklanma süreci sona erdiğinde kaşıntı durumu da sonlanmaktadır.
Minoxidil saç dökülmesi tedavisi için kullanılan onaylanmış bir ilaçtır. Saç tellerinin büyüme döngüsünü arttırırken saç kalitesini de yükseltmektedir. Ayrıca doğrudan DHT hormonunun oluşumunu önlemektedir. Kısacası; ekilen saç köklerinin kaliteli teller üretmesini sağlar ve olası bir dökülme riskinden korur.
Saç ekimi sonrası yaşanan sivilcelenmenin nedeni; saç derisi altında kalan saç tellerinin derinin üstüne çıkmaya çalışmasından kaynaklıdır. Bu sivilcelenme durumu donör bölgede de ekim bölgesinde de meydana gelebilir. Korkulacak ve endişe edilecek bir durum olmamasının yanı sıra son derece normaldir. Çoğu zaman kendiliğinden geçmektedir. Ancak hasta için fazla rahatsız edici bir durum teşkil ediyorsa ekimi gerçekleştiren uzmanla görüşülmesinde ve önerilerinin takip edilmesinde fayda vardır.
Operasyondan sonra 9.-10. Günde kabuk dökme işlemi tamamlandıktan sonra günlük hayata dönülebilir.
4-6 hafta saçlı derinizi güçlü güneş ışınları ve sürekli travma oluşturacak olaylardan kaçınınız.
Saç spreyi ve jöle 15 gün asla kullanmayınız.
Operasyondan itibaren ilk 10 gün içerisinde alkol, sigara, nikotin, kahve vb. tüketilmemesi gerekir.
2 ay kadar ağır sporlar ve vücut hareketleri yapmamaları, deniz, hamam, saunadan uzak durmaları gerekmektedir.
Saç ekimi 18 yaşından itibaren erkek tipi saç dökülmesi olan herkese uygulanabilmektedir.
Enseden alınan saçlar genetik olarak dökülmediği için bu bölgeden alınarak ekilen saçlar dökülmez.
Saç ekimi işleminden sonraki ilk 3 ay süre ile bu tür ürünlerden kaçınılmalıdır. 3. aydan sonra kullanmak mümkündür.
Kadınlarda da erkeklerde olduğu gibi saç ekimi yapılabilmektedir. Öncelikle saç dökülme sebepleri araştırılmalı mutlaka hormonal bir problemin olup,olmadığına, tiroid bezlerinin az ya da fazla çalışıp çalışmadığına bakmak gerekir.
En kalıcı ve yaygın görülen saç dökülme sebebi özellikle erkekleri etkileyen genetik saç dökülmesidir. Çevresel faktörler, stres, beslenme şekilleri ya da hormonal değişiklikler de saç dökülmesine sebep olabilmektedir.Saç dökülmeleri saçkıran gibi çeşitli hastalıklar ya da kemoterapi gibi hastalıkların tedavileri sebebiyle de olabilmektedir.
Genetik yapıdan kaynaklı olarak tepe bölgesinden başlayarak saç köklerinin çoğunlukla kalıcı olarak döküldüğü erkek tipi dökülme, saç köklerinin kafanın her yerinde eşit olarak seyreldiği kadın tipi dökülme ve çeşitli hastalıklar ya da akut durumlar sebebiyle saç köklerinin kafanın sadece belirli bir bölgesinde döküldüğü bölgesel dökülmelerdir.
Evet görülebilir ancak kadınlarda erkek tipi saç dökülmesi daha nadir görülmektedir. Kadınlarda oluşan erkek tipi saç dökülmesi tamamen genetik yapıyla ilgilidir. Bunun sebebi kadınlık hormonunu baskılama yetisini ortadan kaldıran iki çekinik genin bir araya gelmesi olarak özetlenebilir.
Doğru beslenme ile sigara ve stresten uzak durmanın yanı sıra saç dökülmesi yaşayan kişiler için PRP uygulaması, saç aşısı, saç mezoterapisi gibi uygulamalar kullanılabilir. Saç besleyici vitamin takviyeleri sprey serum ve şampuanlar tercih edilebilir.
Naylonumsu sentetik bir yapıya sahip olan biofiber saç uzayamaz ve klorlu sulardan ve dış etkilerden çabucak etkilenecek olan biofiber saç kişinin hayatını kısıtlar. Isı ve şekillendiricilerden yüzünden hızlı bir şekle yıpranır.
Öncelikle kendi doğal saçlarınızdan faydalanılarak yapılan saç ekimleri tercih edilmelidir. Donör alanı ciddi anlamda yetersiz olan normal bir saç ekimine uygun olmayan ve açıklığı çok fazla kişilerde hastalarda biofiber kullanımı düşünülebilir.
Genetik veya çevresel nedenlerle saç dökülmesi yaşanan bölgelere estetik görünüm sağlamak amacıyla başka bir bölgeden saç foliküllerinin alınarak eksiklik yaşayan bölgeye nakledilmesi işlemine saç ekimi denilmektedir.
Doğru ortamda doğru ekip ve doğru doktorla yapıldığı ve doktorun tavsiyelerine uyulduğu sürece saç ekim operasyonlarında başarı oranı oldukça yüksektir.
Saç ekimi operasyonları Sağlık Bakanlığı’nca onaylı hastaneler, cerrahi tıp merkezleri ya da sağlık merkezlerindeki tam teçhizatlı starilizasyon şartları tam olarak sağlanmış operasyon odalarında yapılır.
Saç ekimi yaptırmayı düşünen kişiye öncelikle saç analizi yapılmakta ve çeşitli testlerle saç dökülmesinin kalıcı mı yoksa bir hastalık sebebiyle mi ortaya çıkmış geçici bir saç dökülmesine mi sahip olduğuna karar verilmektedir. Özellikle genetik kaynaklı saç dökülmeleri ve erkek tipi dökülmeler kalıcı saç dökülmeleri arasında girmektedir. Bir diğer konu da kişinin donör bölgesindeki saç miktarının saç ekimi operasyonu için yeteli olup olmadığının belirlenmesidir. Kişiden yapılan kan testleriyle herhangi bir ciddi hastalığa sahip olup olmadığı da kontrol edilir. Saç analizi ve muayene esnasına bunlara bakılarak kişinin saç ekimi için uygun olup olmadığına karar verilir.
Saç ekimi operasyonlarının sağlık turizmi çerçevesinde olması ve yurtdışından çok hasta gelmesi sebebiyle özellikle Türkiye’de diğer ülkelere göre kıyaslandığında uygundur. Yurtdışında 5000 euro’ya yapılan operasyonlar ülkemizde 1500 euro civarında yapılabilmektedir. Saç ekimi fiyatları ekilecek greft sayısına ve serbest piyasa sebebiyle saç ekim merkezlerine göre de değişiklik göstermektedir.
Günümüzde en yaygın olarak kullanılan saç ekim tekniği FUE saç ekimidir. FUE den daha eski bir yöntem olarak FUT yöntemi de hala bazı kişiler tarafından uygulanmaktaysa da günümüzde geçerliliğini yitirmek üzeredir. Bugün FUE saç ekim tekniğinden daha yeni bir teknik bulunmuyor olsa da FUE tekniğiyle birleştirilen ek uygulamalarla FUE tekniği geliştirilmektedir.
FUE tekniği ile saç ekimi yaklaşık 10 yıldır uygulanmaktadır. Fue tekniğinin avantajı saç köklerinin tek tek alınması sonucu donör bölgede oluşacak iz ihtimalinin ortadan kaldırıyor olmasının yanı sıra daha çok saç kökünün toplanabiliyor olmasıdır.
Fue tekniği saç köklerinin tek tek toplandığı bir saç ekim tekniğidir. FUE tekniğinde öncelikle saç kökleri donör bölgeden tek tek toplanarak ayıklanır ve ekime hazır hale getirilir. Daha sonra saç ekimi yapılacak olan bölgeye toplu iğne başı büyüklüğünde kanallar açılır ve hazırlanan saç kökleri bu kanallara tek tek yerleştirilir. Yeni geliştirilen medikal cihazlar sayesinde FUE tekniğinde kanal açmadan saç kökleri direkt olarak ekim alanına yerleştirilebilmektedir.
Saç ekim operasyonları sadece belirli bir bölgenin uyuşturulması anlamına gelen lokal anestezi altında yapılmaktadır. Genel anestezi riskli bir uygulama olduğu için tercih edilmemektedir. Kişinin operasyon korkusu olduğu durumlarda sedasyon yöntemi ile hastanın operasyon süresince hafif uyku da kalması sağlanabilse de doktorlar tarafından tercih edilen en uygun anestezi yöntemi lokal anestezidir.
Genel anestezi taşıdığı riskler sebebiyle saç ekim operasyonlarında yapılmamaktadır. Ağrı eşiği çok düşük olan hastalarda ya da operasyon korkusu olan kişilerde sedasyon yöntemiyle kısa süreli uyuklama hali sağlanmaktadır.
Saç ekimlerinin en önemli aşaması kanal açma işlemidir. Saç ekiminde açılan kanalların yönleri derinlikleri ve açıları saç ekimi sonucunun doğallığının belirlemektedir.
Evet, günümüzde FUE tekniği ile binlerce saç grefti alınabilir ve doğal , anlaşılmayacak kadar sıklıkta saç ekimleri yapılabilir. Bu konuda en belirleyici noktalar , cerrahın tecrübesi ve hastanın verici sahadaki saç yoğunluğudur.
Cerrahiden 1 hafta önce aspirin, gigko biloba, ginseng, balık yağı, saımsak hapı, zencefil, saw palmetto, E vitamini ve diğer ilaçlarla çapraz reaksiyon yaparak kanamayı artırabilecek bitki destek ürünlerinden kaçınmamız lazım. Cerrahiden 1 gece önce alkol almamamız gerekli. Ekim yapılacak günün sabahında saçlarımızı yıkamalı ve iyi bir kahvaltı ile kliniğe gitmeliyiz.
Evet. Bunun için iki method uygulanır: Birincisi, eğer punch greftler çok büyük ve genişse bunları yerlerinden çıkarıp , tek tek greftlere ve saç köklerine ayırıp tekrar ve doğal bir dizilimle ekiyoruz. İkinci teknikte ise bu punch greftlerin etraflarına ve aralarına çok sık ve tek köklü ekim yaparak kötü görünümü kamufle ediyoruz. Yani sık bir ekimle bu saç adacıklarını saklıyor, belirsiz hale getiriyoruz.
Günümüzde saç ekimleri sırasında acı ve ağrı hissedilmez. Çoğu hasta için düşündüklerinden çok daha az acı hissetmeleri sürprizdir. Saç ekiminde fizyolojik ağrı kadar psikolojik faktörler de ağrıyı artırabilir ve kişiyi huzursuz eder. Psikolojik olarak hastaların operasyona hazırlanması çok önemlidir. Bunun için detaylı bilgilendirmenin yanı sıra operasyon öncesi verilen medikasyonla hastalar rahatlatılabilir. İşlem sırasında ağrının en az olması için, en az giriş yapılmalı, en ince iğneler kullanılmalı. Anestezik ajanlar cilde enjekte edilirken vücut sıcaklığında olmalı. Ekim ve alım yapılacak olan deride tümesan teknik kullanılarak geniş alanlarda kanamasız çalışılabilmekte. Anestezik madde 5-10 dakika içinde etkisini gösterdikten sonra hasta hiç acı hissetmez ve operasyon sırasında televizyon seyreder, akıllı telefonlarıyla oynar ya da uyurlar!
Gerekli durumlarda sinir blokları uygulanarak 8-12 saatlik bir anestezi sağlanabilir. Operasyon sonlarına doğru verilen güçlü bir aneljezik madde ile operasyon sonrası ağrıların da önüne geçilmiş olur.
Ekim yapılacak olan bölgedeki saçın doğal sıklığını %100 kabul edilirsek, insan gözü %50-%100 saç sıklığı arasındaki farkı algılayamaz. Bu yüzden istenilen sıklık oranı en az doğal saç sıklığının %50 si olmalıdır. İlk seansta , kişinin saç teli kalınlığına, donor sahanın sıklık durumuna, saç rengine , kişinin yaş ve cinsiyetine ve hatta saç/cilt rengi farklılığına göre %35-%45 arası bir sıklıkla saç ekimi yapılacaktır. Daha sonra bu oran %50-%60 olacak şekilde ikinci bir ekim gerekebilir.
Öncelikle hastayı alınabilecek sonuç hakkında gerçekçi bilgilendirmeyi; eldeki malzemeyi iyi değerlendirmeyi vaat eder. Bununla beraber:
- Çok doğal ve kimsenin anlayamayacağı bir ekim (önlere tekli kökler ve arka kısımlarda hacim sağlayan ikili üçlü kök içeren ve doğal saç çıkış yönüne sadık kalınmış bir ekim);
- Hiç ya da fark edilmeyecek kadar az iz kalması;
- Maksimum yoğunlukta (normal saç sıklığının %50-%60 ı gibi) çalışılması ve böylece doğala yakın bir görünüm sağlanması gerekir.
Saç ekimi sonrasında ilk 2 gün içinde yıkamanız gerçekleştirilir ve donor saha üzerinde bulunan bandaj ve sargılar alınır. Operasyondan sonra ağrı, şişlik ve morarma olmamakla birlikte, ekim yapılan bölgede greftlerin etrafında kabuklanma görülecektir. İnsanların ilgisini çekebilecek bir görünüm olduğundan, normal yaşama saç ekiminde hemen sonra, bir şapka takarak ve ekim alanını kamufle ederek dönülebilir. Kabukların temizlenmesi 1-2 hafta kadar sürebilir.
Günümüzde kaybedilen saçların geri getirilmesi için insanlar çok ciddi paralar harcamakta ve bu durum ciddi bir sektör oluşturmakta. Saçları daha iyi bir hale getirmek için harcanan paralar ciddi boyutlara ulaştı. Suni saç protezleri ve uygulamalarının fiyatlarına; peruk benzeri protezlere harcanan yıllık bakım ücretlerine; gereksiz yere insanlardan para almak için yapılan kuaförlük hizmet ve ürünlerine verilen paralara bakıldığında saç ekimi aslında çok ucuz bir operasyondur. Saç ekimi ücreti ve ekilecek greft miktarı hakkında bilgi alabilmek için, saçların mevcut durumunu gösteren kafanın ön, tepe ve ense kısmından çekilmiş fotoğrafları merkezlerin mail adresine gönderilmesi yeterli.
Bir de tabii ki saç ekiminden önce, saçları çıkaracağı iddiasıyla aktarlara, şarlatan internet ürünlerine ve merkezlere ödenen paralar var. Bunları topladığımızda zaten bir hastanın 1 ya da 2 yıl içinde saçlarını tekrar geri getirmek için harcadığı para, saç ekim ücretine yaklaşıyor ama kişinin eline hiçbir şey geçmiyor.
Evet. Ekim yapılan greftlerin etrafındaki kendi saçlarınızda geçici dökülme ve incelme yaşanabilir ki bu durum ekim yapılan bölgede daha da açılma olduğu imajını verir. Bu durum birkaç ay sonra tamamen geriye döner ve kendiliğinden iyileşir. Var olan saçlarda oluşan bu geçici dökülme ve incelmeye ”Telogen Effluvia” denmektedir. Yeni saçlar çıkmaya başlayıncaya dek oluşan bu durum hastaları rahatsız etmemelidir çünkü geçici bir dönemdir.
Bu, en çok sorulan sorulardan biridir. Genelde Türkiye’de bu işlemleri yapan merkezlerde cevap olarak “tek seansta tüm açık alan kapatılır” denmektedir. Kişiye yapılacak olan saç ekimi seans sayısı 3 faktöre bağlıdır:
- Hastadaki açık alan miktarı;
- Kullanılacak greft sayısı ve hastanın verici alan saç yoğunluğu;
- Hastanın saç kılı karakteristiği: Kalın, siyah ve kıvırcık saç telleri; ince, açık renkli ve düz saç tellerine oranla çok daha fazla kapatıcıdır ve az sayıda greftle daha fazla kapatıcı etki sağlanabilir. Saç ekimi yapılacak bölge çok genişse 2-3 seansla iyi bir sonuç alınabilir ya da daha dar bir alanda yoğun (normal saç yoğunluğunun %50 si gibi) ekim yapılabilir.
Saç ekiminde hedeflenen her seansta yoğunluğu %25-%35 arasında artırmaktır. Yani iki seans saç ekimi ile açık alanda %50-%60 sıklığa erişilirse mükemmel ve insan gözünün fark edemeyeceği bir yoğunluk yakalanmış olur. Seansların arasında, uygulanan yönteme göre en az 40 gün ile 6 ay arasında bir süre geçmelidir.
İlk saçlarınızın çıkması yaklaşık 3-6 ay alacaktır. Daha sonra ayda yaklaşık 1 cm gibi bir uzama bekleriz. İlk çıkan saçlar daha mat, kıvırcık veya dalgalı, daha ince ve cılızdır. Zamanla saçlar parlar, kalınlaşır, rengini alır ve normalformuna girer.
Teoride olabilirliği vardır ama pratikte çok az rastlanan bir durumdur. Saç ekimi yapılmadan önce kanalların açılması sırasında mevcut saçların gövdelerine ya da köklerine istenmeden cilt altındaki bir seviyede zarar verilebilir. Bu durumda saçlar tekrar çıkar ve uzar. Normalde saçların ne kadar sağlam yapıda olduklarını ve defalarca koparılmalarına ve işkence gibi kuaförlük hizmetlerine rağmen nasıl uzadığını hepimiz biliriz. Yalnızca kanal açılırken saç kökü kan dolaşımına verilecek büyükçe bir hasar saçın kalıcı kaybına neden olabilir ki bu çok nadir görülebilir.
Hayır. Hastaların çoğu ekilecek greft ya da saç teli sayısını merak eder ve aynı sayıyı veren merkezlerin aynı sonucu elde edebileceğini farz ederler. Ama cerrahi ekibin tecrübesi, ekim yönü, greftlerin zedelenmeden ve belli bir süre içinde ekilmesi ve ekilen saçın yoğunluğu bu konuda belirleyicidir ve fark yaratır. Saatlerini harcamasına rağmen ancak birkaç yüz greft çıkarıp ekebilen bir ekiple, saatte 2000 grefti zarar vermeden alıp, kısa süre içinde yoğun olarak eken diğer bir ekibin yaptığı iş aynı olamaz.
Saç ekimi kopmplikasyonları ve olası yan etkileri oldukça az görülür ve önemsizdir. Ama nedense ülkemizde hiçbir saç ekim sitesinde az da olsa bu konuda bilgi bulamazsınız! Oysa her operasyonda olduğu gibi bu işlemde de bazı minör komplikasyonlar olabilir:
- Saç ekimi yapılan bölgede oluşacak pembelik 2-8 hafta kadar sürebilir.
- Saç ekimi sonrasında sıklaştırma yapılan yerde mevcut saçlarda birkaç ay sürebilecek geçici bir incelme görülebilir.
- Operasyon sonrası hafif sızıntı ve ekim alanında oluşan kabuklanma 7-10 gün içinde yıkamalarla temizlenir.
- Verici saha olan ense bölgesinde hafif ağrı FUE operasyonlarından 3-4 gün sonra çıkabilir ve birkaç gün sürebilir; FUT operasyonlarında bu ağrı 5-6 gün sonra ortaya çıkar ve 1-2 hafta sürebilir.
- Hissizlik ve uyuşukluk FUE operasyonlarından birkaç hafta sonra geçer, FUT operasyonlarından sonra aylarca kalabilir.
- Hafif kaşıntı iyileşme döneminde olabilir ve gerekli ilaçlar ve yıkamalarla giderilebilir.
- Hafif şişlik/ödem kafa derisinde, iki kaş arasında 3. gün belirebilir ve yavaşça 3-5 gün içinde atlatılabilir.
- Kist oluşumu: Saç ekiminden 2 ay kadar sonra görülebilir ve birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir. Toplu iğne başından leblebi büyüklüğüne kadar değişik büyüklüklerde olabilen kist, ekim alanındaki sivilcelenme ya da abse şeklinde görülür.
- Enfeksiyon hemen hiç görmediğimiz bir komplikasyon olsa da teorik olarak her cerrahi girişimde mümkündür.
- Yara izi FUE operasyonlarında asla görülmez, belli değildir. FUT operasyonlarından sonra ensedeki verici alanda ince bir çizgi şeklinde iz kalacaktır.
Saç ekimi kalp cerrahisi, kalça protezi , transplantasyon vs gibi uzun süren komplike operasyonlarla karşılaştırıldığında çok daha güvenli ve komplikasyon oranı düşük olan bir operasyondur. Fakat saç ekimi sonrasında kanama riskini artıran, geç iyileşme ve enfeksiyon gibi komplikasyonlara yol açabilecek bazı durumlar ve hastalıklar olabilir. Bu durumlar, kronik metabolik hastalıklar, saçlı deride oluşan yineleyen enfeksiyonlar, diabet hastalığı, sigara ve alkol tüketimi, obezite, beslenme problemleri, kemoterapi ilaçları gibi immunsupresif ilaçların ve kan sulandırıcı ilaçların kullanılması olarak sayılabilir. Hasta mutlaka bunlar hakkında cerraha bilgi vermeli ve uyarılmalıdır.
Bu soruya tam olarak cevap verecek bir uzman ya da yöntem/teknik yok. Çünkü saçlar çıktıktan sonra o alanda hangi saçların ekim sonucu çıkan saç, hangilerinin daha önce var olan saçlar olduğunu söylemek zor. Ayrıca ekim sonrası oturup çıkan saçları tek tek saymak da imkansız. Benim şahsi tecrübelerime göre ön kısımda ekimden sonra uzayan saç miktarı yaklaşık %80-90 oranlarında iken tepe (vertex) bölgesinde bu oran % 60-70 lere düşmekte.
Hayır. Lazer özellikle Almanya’da bazı saç ekim merkezlerinde greftlerin yerleştirileceği kanalların açılması için kullanılmıştır. Fakat lazer ışını kullanıldığında o bölgedeki küçük kan damarları ve kılcal damar ağı yanarak zarar gördüğünden ekilen saçların yerleştirildiği kanallarda kanlanmada ve greftlerin beslenmesinde (yaşamasında) sorunlar olmaktadır. Ekilen saç greftinin yaşayabilmesi için kanlanması iyi bir yatağa ihtiyacı vardır. Aksi halde ekilen greftlerin çoğu yaşamaz. Yani lazer kullanımı ile ekim sonuçları dramatik olarak kötüleşir. Lazerle yanık oluşmuş cildin iyileşmesi soğuk bistüriyle yapılan kesilere göre çok daha geç ve zahmetlidir. Ayrıca ekim bölgesindeki kabuklanma yanıkta daha fazla olacaktır. Kısaca saç ekiminde lazerden bahsetmek sadece operasyonu pazarlamaya yönelik bir safsatadır
Finasterid her ırk erkekte hemen aynı etkiyi gösterir ve saç dökülmesini engelleyen en önemli ilaçtır. Saç dökülmesini vertex dediğimiz alanda yani tam tepe kısmında daha etkin durdurabilir, ön saç çizgisi hizasında etkisi daha azdır.
Toplumda genel algı, saç dökülmesinin otuzlu yaşlarda başladığı yönünde olsa da çok erken yaşlarda, ergenlikte (16-17 yaşlarında) bile erkeklerde testesteron hormonundaki yükselmeye bağlı olarak ortaya çıkabilmekte. Bu durumda panik olmamak ilk şart. Gençlerin çoğunun , beyaz ırkta %96 oranında görülebilen ön saç çizgisinde gerilemeyi saç dökülmesi olarak algılaması; telaşla kapı kapı “saç ekecek bir uzman” aramaları çok yanlış. Tecrübeli ve etik ilkelere uygun olarak hastalarını değerlendiren çok kıymetli doktor ve cerrahlar var. Bu durumda ilk olarak onlara gidilmeli ve ne tür bir yol haritası izleneceği, dökülmenin ne kadar süre ile ve ne kadar genişlikte bir alanı etkileyebileceği konusunda fikir alınmalı . 21 yaş altında, eğer hastada dökülme çok şiddetli değilse saç ekiminden kaçınmak gerekli. Çok erken yaşlarda saç restorasyon cerrahisi ilk seçenek olarak düşünülmemeli, daha çok medikal tedavilerle hasta izlenmeli ve kontrol altında tutularak dökülme paternine göre tedavi değişikliklerine gidilmeli.
Görüşme sırasında; saç analizi, dökülme tipi, verici alan kontrolleri ekip tarafından yapılacak ve uygun olmadığınıza karar verilecektir. Ense bölgesinde sağlıklı saça sahip olan kişilerin saç ektirmemesi için hiçbir neden yoktur.
İhtiyaç olan saç miktarı, hekim tarafından uygulanacak saç analizi ile belirlenir. Dökülme tipi belirlendikten sonra dökülmesi muhtemel alanlara da sıklaştırma işlemi uygulanabilir. Tek seansın yeterli olmadığı durumlarda, en iyi sonuçlara genellikle ikinci seans sonrası kavuşulmaktadır.
Bu işlem tamamen lokal anestezi altında yapılan son derece risksiz bir işlemdir. İşlem sonrası dönemde de sağlığı etkileyecek hiçbir yan etki bugüne kadar ortaya çıkmamıştır.
Saç ekimi, ekim yapılan alanın büyüklüğüne ve hastanın saç dökülmesinin devam edip etmemesine göre birden çok seansı gerektirebilir.
Ekimin sonucu tamamen tekniğe bağlıdır. Ekim esnasında kullanılan greftlerin büyüklüğü ve yönleri sonucu belirler. Greftler, foliküler ünite adı verilen saçın doğal çıkış şekline uygun büyüklükte ve yönlerde yerleştirildiğinde saç ekimi son derece doğal bir sonuç verir.
Şu anda erkek tipi saç dökülmesindeki en etkili tedavi şekli saç ekimidir. Halen saç klonlaması üzerinde çalışmalar devam etmekle birlikte henüz elde edilen bir sonuç yoktur. Eğer bu başarılırsa saçlı deriden alınacak birkaç saç folikülü, laboratuvar ortamında çoğaltılarak kişinin ne kadar saça ihtiyacı var ise saçsız alana o kadar saç ekimi yapmak mümkün olabilecektir.
Saçlar uzun, keratin içerikli yapılardır. Keratin kopmaya ve aşınmaya dayanıklı bir proteindir. Tırnaklarımızda saçlarımız gibi keratin yapıdadır. İnsan vücudundaki diğer proteinler gibi keratin de amino asit olarak adlandırılan küçük moleküllerin birleşmesinden oluşmuş büyük bir moleküldür. Saçın yapısındaki keratin ölü deri hücrelerimizden yapılır.
Bir insanın kafa derisinde 30.000 ile 60.000 arasında saç teli bulunur. Yeni doğan bir bebeğin kafa derisinin santimetrekaresinde 400 saç bulunur. 25 yaşındaki bir insanda bu sayı 200’ e düşer. 30 – 50 yaşları arasındaki saç yoğunluğu santimetrekarede 90 -150 civarındadır. Bu yoğunluk yaş ilerledikçe, belirgin saç dökülmesi olmadığı sürece, yavaş yavaş azalır.
Saça rengini melanin adlı bir pigment verir. Bu pigment saç soğanında bulunan melanosit adlı özel hücreler tarafından üretilir.
Tek bir saç telinin ömrü 2 – 3 yıl arasıdır. Bu yaşam döngüsü 3 dönemden meydana gelir. Anajen (Olgunlaşma Evresi), 3 – 5 yıllık bir süreyi kapsar ve 1 – 2 haftalık Katajen’den (Yaşama Evresi) sonra 3 – 4 aylık Telojen (Dökülme Evresi) ile son bulur.
Ekilmesi gereken foliküler ünite sayısı belli özelliklere bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Saç dökülmesi tipi bunların içinde en önemlisidir. Gerekli saç miktarını belirleyen diğer faktörler ise saç rengi, saç telinin kalınlığı, biçimi ve saç dökülmesinin gelecek dönemde devam etme ihtimalidir.
- Fizyolojik saç dökülmesi: Yeni doğan bebeklerin yaşamlarının ilk birkaç gününde görülen ani saç dökülmesi veya hamile bir kadında doğumun ertesinde görülen yaygın saç dökülmesi fizyolojiktir. Bunlar çoğunlukla geçicidir.
- Androgenetik saç dökülmesi: Bu, birçok erkek ve kadının kozmetik nedenlerle şikayetçi olduğu, en sık görülen saç dökülmesi tipidir. Temelinde erkeklik hormonlarının genetik olarak hassas saç kökleri üzerindeki etkileri vardır.
- Alopesi areata: Çoğunlukla genç ve orta yaşlılarda görülür. Sebebi bilinmemekle birlikte, bu hastalığa insanın kendi bağışıklık sisteminin neden olduğu düşünülmektedir.
- Kişiye bağlı saç dökülmesi: Bilinçli ya da bilinçsiz olarak insanın kendi saçına zarar vermesi sonucu ortaya çıkar.
- Anajen effluvium: Bazı kimyasal maddelere veya radyasyona maruz kalma sonucunda gelişen ani saç dökülmesine verilen isimdir. Çoğunlukla kanser hastalarına uygulanan kemoterapi ve radyoterapilere bağlı olarak görülür.
- Telojen effluvium: Fiziki veya ruhsal strese bağlı saç dökülmesi.
- Yara nedenli saç dökülmesi: Fiziksel veya kimyasal travmaya maruz kalan bölgelerin üzerinde ve çevresinde görülen saç dökülmesi.